Sepetim 0 Toplam: 0,00 TL
Yeni
Kurumsal Yönetim Veysel KULA (Dr.)

Kurumsal Yönetim

Liste Fiyatı : 270,00TL
Taksitli fiyat : 9 x 35,70TL
9756797703
707336
Kurumsal Yönetim
Kurumsal Yönetim
270.00

 

Kurumsal yönetim, İngilizce “Corporate Governance” kavramının Türkçe karşılığıdır. “Governance” kelimesi kontrol etmek, yöneltmek işlevlerini içerir ki bu aktiviteler doğal olarak kamu, özel, kar amacı güden ve gütmeyen tüm birimlerce yapılmaktadır. “Corporate” kavramı ise, başka birimlere ait değil, şirketlere ait uygulamalara referansta bulunulduğunu belirtir.
Aslında “corporate governance” kavramının karşılığı olarak “kurumsal yönetim” sadece şirketlerin yönetimi ve denetimine ilişkin kurallar bütününe işaret etmekten uzaktır. Ancak daha önceleri kullanılan “yönetişim” kavramı hiçbir şey ifade etmemektedir. Alternatif olarak, örneğin, Sak (2004: 19) “yönetim biçimi” kavramını da kullanmaktadır. Orbay da (2004: 204) “şirket yönetkesi” kavramını benimsemiştir. Ancak, özellikle Sermaye Piyasası Kurulu’nun bu konuda 2003 yılında yayımladığı ilkelere “Kurumsal Yönetim İlkeleri” adı verilmesi, artık kurumsal yönetim kavramının benimsendiğinin bir göstergesidir.
1997’lerde Uzak Doğu’da başlayıp dalgalar halinde tüm dünyaya yayılan kriz, Amerika’da Enron ve Avrupa’da Parmalat skandalları ile simgeleşmiş oldu. “Kriz ve Yenilenme” adlı kitaında David Hurst (2000) krizlerin şirketlerin silkelenip hantal bünyelerinden kurtulmalarına ve bir lider öncülüğünde yeniden canlanmalarına neden olan faydalı bir süreç olarak belirtmektedir. İşte bu son kriz, tüm şirketler için “kurumsal yönetim” uygulamalarını bir lider kılmıştır. Nitekim bu krizlerden hemen sonra 2002’de yürürlüğe giren Sarbanes-Oxley Yasası, kurumsal yönetimin yeni oluşumdaki liderlik gücünü pekiştiren bir düzenleme olmuştur.
Kurumsal yönetim şirketin fon sağlayıcılarının yatırımlarının korunmasına yönelik gerçekleştirilen uygulamalardır. Kurumsal yönetim uygulamalarının yerleştiği bir şirkette, yatırımcılar pasif bir şekilde şirket faaliyetlerini sadece dönemsel bazda incelemezler. Bilakis kendilerini sömürüye yeltenen yöneticileri kesintisiz olarak kontrol edecek şekilde donanımlı olurlar.

Kitabın birinci bölümü, kurumsal yönetim kavramının detaylı açıklanmasına yöneliktir. Bu bölümde, şirket faaliyetlerinin kontrolünde ortaya çıkan çıkar çatışmaları, ve bu çatışmaların çözümüne yönelik kurumsal yönetim yaklaşımları tarafların farklılığı açısından üç şekilde sınıflandırılmıştır: yöneticiler ile hissedarlar arasında çatışma, kontrol edici hissedarlar ile azınlık hissedarları arasında çatışma ve yarardaşlar ile yöneticiler arasında çatışma. Söz konusu çatışmaları çözmeye yönelik kurumsal yönetim mekanizmaları, geliştirilen çözüm kaynakları açısından şirket içi ve şirket dışı şeklinde ayrılmaktadırlar. Bir diğer yaygın ayrım da faaliyet gösterilen iş çevresi özellikleri açısından piyasa temelli (Anglo- Saxon) ve şirket grubu temelli (Kıta Avrupası) yaklaşımlardır. 1990’lı yılların ikinci yarısında gündeme gelen bir diğer yaklaşım da, kurumsal yönetim mekanizmalarındaki farklılığı hukuksal sistemdeki farklılıklara vurgu yaparak açıklamıştır. Bu yaklaşım, kurumsal yönetim mekanizmalarını Kıta Avrupası Hukuk sistemi (Civil Law) ve Anglo-Saxon hukuk sistemi (Common Law) olarak ikiye ayırmaktadır. Temel sav şudur: hissedar koruması ya ortaklık yoğunlaşması ile ya da yasal korunma ile olur. Ülkeler bazında farklılıklar olsa da hissedarların yasal olarak korunması zayıf olduğu için, genel olarak hissedarlar ortaklık yoğunlaşması ile kendilerini korurlar. İşte ikinci bölüm, hissedar korunması sağlayan bu iki mekanizmanın analizini ele almıştır.

İkinci bölümde hissedarların yasal korunması açısından hukuk sistemleri farklılıkları hem tarihi oluşum açısından hem de işleyiş açısından incelenmiştir. Anglo-Saxon hukuk sisteminde şirket işlemlerinin özde hakkaniyetli olup olmadığına bakılır. Eğer yöneticiler hakkaniyetli davranıyorlarsa hissedarlara karşı güvenilir olma (fiduciary) sorumluluklarını yerine getirmektedirler. Güvenilir olma (fiduciary) sorumluluğu, sadakatli olma ve özen gösterme sorumluluklarından oluşmaktadır. Hakkaniyet esasında bu sorumlulukların yerine getirilip getirilmediğine karar vermede hakimlere geniş insiyatif tanınmaktadır. Kıta Avrupası Hukuk sisteminde ise, yatırımcı sömürüsüne yol açan faaliyet, ancak kanunda açıkça yasaklandıysa yargı süreci tarafından engellenmektedir. Bu da çoğu zaman, hissedarların çıkarlarını sömüren yönetici faaliyetlerinin, kanun boşluklarından yararlanılarak açıkça devam etmesi anlamına gelmektedir. İkinci bölüm, hissedar korumasına yönelik geliştirilen ölçümleri de incelemiştir.

Üçüncü bölüm, hissedar korunmasını iki ayağı olan yasal korunmanın ve ortaklık yoğunlaşmasının şirket performansı üzerine etkisini ele alan çalışmalar ile ilgili bir literatür araştırmasıdır. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde kurumsal yönetim uygulamalarının etkisi, ampirik çalışmalar ışığında ortaya konmuştur.

Dördüncü bölüm, hissedar korunması açısından Türkiye’nin bir panoramasını sergilemektedir. Türkiye, kurumsal yönetim uygulamalarında mensubu olduğu Fransız Kıta Avrupası hukuk sistemine bir istisna oluşturmamıştır: yasal korunma yeterli değildir ve ortaklık yoğunlaşması yaygındır. Bu bölüm, aynı zamanda mevzuat açısından Türkiye’deki anonim şirketlerde kurumsal yönetim yapısını da detaylı incelemiştir.
Çalışmanın sonuç bölümü, Türkiye’de hissedar korunmasının özelliklerini vurgulamış ve öneriler getirmiştir. Türkiye’de yasal korunma altına alınmış olsalar da hissedarların sömürüsü gözlemlenmektedir; özellikle içten öğrenenlerin ticareti ve manipülasyon yaygındır. Sermaye Piyasası Kurulu’nun yeteri kadar yaptırım gücü yoktur ve yargı sömürüyü engellemede yavaş işlemektedir. Bu bölümde hissedarlara daha iyi koruma sağlama açısından şu öneriler sunulmuştur: bir-hisse bir oy ilkesinin, mevzuatta yeni yer alan birikimli oy kullanımının ve en iyi uygulama kodlarının zorunlu olması, denetimin ve şeffaflığın arttırılması ve piramit yapılaşmanın cazibesinin yitirilmesi. Ayrıca, liyakatli yönetici havuzu oluşturmak için eğitimin iyileştirilmesi ve politik ayrımcılığın yok edilmesi de gerekli olan yapılanmalardır. Sonuç bölümünün bitiminde Kıta Avrupası sistemi ve Anglo-Saxon sisteminde gözlemlenen yakınsama yapılanmaları ele alınmıştır.

 

  • Açıklama
    •  

      Kurumsal yönetim, İngilizce “Corporate Governance” kavramının Türkçe karşılığıdır. “Governance” kelimesi kontrol etmek, yöneltmek işlevlerini içerir ki bu aktiviteler doğal olarak kamu, özel, kar amacı güden ve gütmeyen tüm birimlerce yapılmaktadır. “Corporate” kavramı ise, başka birimlere ait değil, şirketlere ait uygulamalara referansta bulunulduğunu belirtir.
      Aslında “corporate governance” kavramının karşılığı olarak “kurumsal yönetim” sadece şirketlerin yönetimi ve denetimine ilişkin kurallar bütününe işaret etmekten uzaktır. Ancak daha önceleri kullanılan “yönetişim” kavramı hiçbir şey ifade etmemektedir. Alternatif olarak, örneğin, Sak (2004: 19) “yönetim biçimi” kavramını da kullanmaktadır. Orbay da (2004: 204) “şirket yönetkesi” kavramını benimsemiştir. Ancak, özellikle Sermaye Piyasası Kurulu’nun bu konuda 2003 yılında yayımladığı ilkelere “Kurumsal Yönetim İlkeleri” adı verilmesi, artık kurumsal yönetim kavramının benimsendiğinin bir göstergesidir.
      1997’lerde Uzak Doğu’da başlayıp dalgalar halinde tüm dünyaya yayılan kriz, Amerika’da Enron ve Avrupa’da Parmalat skandalları ile simgeleşmiş oldu. “Kriz ve Yenilenme” adlı kitaında David Hurst (2000) krizlerin şirketlerin silkelenip hantal bünyelerinden kurtulmalarına ve bir lider öncülüğünde yeniden canlanmalarına neden olan faydalı bir süreç olarak belirtmektedir. İşte bu son kriz, tüm şirketler için “kurumsal yönetim” uygulamalarını bir lider kılmıştır. Nitekim bu krizlerden hemen sonra 2002’de yürürlüğe giren Sarbanes-Oxley Yasası, kurumsal yönetimin yeni oluşumdaki liderlik gücünü pekiştiren bir düzenleme olmuştur.
      Kurumsal yönetim şirketin fon sağlayıcılarının yatırımlarının korunmasına yönelik gerçekleştirilen uygulamalardır. Kurumsal yönetim uygulamalarının yerleştiği bir şirkette, yatırımcılar pasif bir şekilde şirket faaliyetlerini sadece dönemsel bazda incelemezler. Bilakis kendilerini sömürüye yeltenen yöneticileri kesintisiz olarak kontrol edecek şekilde donanımlı olurlar.

      Kitabın birinci bölümü, kurumsal yönetim kavramının detaylı açıklanmasına yöneliktir. Bu bölümde, şirket faaliyetlerinin kontrolünde ortaya çıkan çıkar çatışmaları, ve bu çatışmaların çözümüne yönelik kurumsal yönetim yaklaşımları tarafların farklılığı açısından üç şekilde sınıflandırılmıştır: yöneticiler ile hissedarlar arasında çatışma, kontrol edici hissedarlar ile azınlık hissedarları arasında çatışma ve yarardaşlar ile yöneticiler arasında çatışma. Söz konusu çatışmaları çözmeye yönelik kurumsal yönetim mekanizmaları, geliştirilen çözüm kaynakları açısından şirket içi ve şirket dışı şeklinde ayrılmaktadırlar. Bir diğer yaygın ayrım da faaliyet gösterilen iş çevresi özellikleri açısından piyasa temelli (Anglo- Saxon) ve şirket grubu temelli (Kıta Avrupası) yaklaşımlardır. 1990’lı yılların ikinci yarısında gündeme gelen bir diğer yaklaşım da, kurumsal yönetim mekanizmalarındaki farklılığı hukuksal sistemdeki farklılıklara vurgu yaparak açıklamıştır. Bu yaklaşım, kurumsal yönetim mekanizmalarını Kıta Avrupası Hukuk sistemi (Civil Law) ve Anglo-Saxon hukuk sistemi (Common Law) olarak ikiye ayırmaktadır. Temel sav şudur: hissedar koruması ya ortaklık yoğunlaşması ile ya da yasal korunma ile olur. Ülkeler bazında farklılıklar olsa da hissedarların yasal olarak korunması zayıf olduğu için, genel olarak hissedarlar ortaklık yoğunlaşması ile kendilerini korurlar. İşte ikinci bölüm, hissedar korunması sağlayan bu iki mekanizmanın analizini ele almıştır.

      İkinci bölümde hissedarların yasal korunması açısından hukuk sistemleri farklılıkları hem tarihi oluşum açısından hem de işleyiş açısından incelenmiştir. Anglo-Saxon hukuk sisteminde şirket işlemlerinin özde hakkaniyetli olup olmadığına bakılır. Eğer yöneticiler hakkaniyetli davranıyorlarsa hissedarlara karşı güvenilir olma (fiduciary) sorumluluklarını yerine getirmektedirler. Güvenilir olma (fiduciary) sorumluluğu, sadakatli olma ve özen gösterme sorumluluklarından oluşmaktadır. Hakkaniyet esasında bu sorumlulukların yerine getirilip getirilmediğine karar vermede hakimlere geniş insiyatif tanınmaktadır. Kıta Avrupası Hukuk sisteminde ise, yatırımcı sömürüsüne yol açan faaliyet, ancak kanunda açıkça yasaklandıysa yargı süreci tarafından engellenmektedir. Bu da çoğu zaman, hissedarların çıkarlarını sömüren yönetici faaliyetlerinin, kanun boşluklarından yararlanılarak açıkça devam etmesi anlamına gelmektedir. İkinci bölüm, hissedar korumasına yönelik geliştirilen ölçümleri de incelemiştir.

      Üçüncü bölüm, hissedar korunmasını iki ayağı olan yasal korunmanın ve ortaklık yoğunlaşmasının şirket performansı üzerine etkisini ele alan çalışmalar ile ilgili bir literatür araştırmasıdır. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde kurumsal yönetim uygulamalarının etkisi, ampirik çalışmalar ışığında ortaya konmuştur.

      Dördüncü bölüm, hissedar korunması açısından Türkiye’nin bir panoramasını sergilemektedir. Türkiye, kurumsal yönetim uygulamalarında mensubu olduğu Fransız Kıta Avrupası hukuk sistemine bir istisna oluşturmamıştır: yasal korunma yeterli değildir ve ortaklık yoğunlaşması yaygındır. Bu bölüm, aynı zamanda mevzuat açısından Türkiye’deki anonim şirketlerde kurumsal yönetim yapısını da detaylı incelemiştir.
      Çalışmanın sonuç bölümü, Türkiye’de hissedar korunmasının özelliklerini vurgulamış ve öneriler getirmiştir. Türkiye’de yasal korunma altına alınmış olsalar da hissedarların sömürüsü gözlemlenmektedir; özellikle içten öğrenenlerin ticareti ve manipülasyon yaygındır. Sermaye Piyasası Kurulu’nun yeteri kadar yaptırım gücü yoktur ve yargı sömürüyü engellemede yavaş işlemektedir. Bu bölümde hissedarlara daha iyi koruma sağlama açısından şu öneriler sunulmuştur: bir-hisse bir oy ilkesinin, mevzuatta yeni yer alan birikimli oy kullanımının ve en iyi uygulama kodlarının zorunlu olması, denetimin ve şeffaflığın arttırılması ve piramit yapılaşmanın cazibesinin yitirilmesi. Ayrıca, liyakatli yönetici havuzu oluşturmak için eğitimin iyileştirilmesi ve politik ayrımcılığın yok edilmesi de gerekli olan yapılanmalardır. Sonuç bölümünün bitiminde Kıta Avrupası sistemi ve Anglo-Saxon sisteminde gözlemlenen yakınsama yapılanmaları ele alınmıştır.

       

      Stok Kodu
      :
      9756797703
      Boyut
      :
      15x21
      Sayfa Sayısı
      :
      207
      Basım Tarihi
      :
      2006
      Kapak Türü
      :
      Karton Kapak
      Kağıt Türü
      :
      2. Hamur
      Dili
      :
      Türkçe
  • Taksit Seçenekleri
    • GARANTİ BANKASI
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      270,00   
      270,00   
      2
      143,10   
      286,20   
      3
      97,20   
      291,60   
      6
      50,85   
      305,10   
      9
      35,70   
      321,30   
      Diğer Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      Tek Çekim
      270,00   
      270,00   
      2
      -   
      -   
      3
      -   
      -   
      6
      -   
      -   
      9
      -   
      -   
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat