Korkunun Güçleri
Dehşet, iğrençlik, pislik… Uzakta tutulmaya çalışılan, dışlanan, bastırılan ama geri dönen; bir tokat gibi suratımızda patlayan; bedenimizi istila eden; rüyalarımızı, bilincimizi ve bilinçdışımızı belirleyen, silinmeyen damga. Binlerce yıllık bir hafızada, mitlerde, dinlerde ve nihayet edebiyattaki iziyle dehşet. İşte Kristeva’nın Korkunun Güçleri’nde disiplinlerarası bir yaklaşımla, psikanalizden dilbilime, semiyotikten edebiyata uzanarak gözler önüne serdiği ana tema.Yakından bakıldığında tüm edebiyatın konusudur neredeyse “kıyamet”. Ve tarih boyunca, o “kıyamet”i yaşayanların varoluşu artık kimliksiz, heterojen, hayvani, başkalaşmış ve kırılgan bir sınırda kendini gösterir: borderline yani sınır kişilikler, travmanın kalıcılığı…Kristeva, dehşetin anlamının ve gücünün hangi evrensel öznellik mekanizmalarına yaslandığını göstermeye çalışırken, bu konuda ayrıcalıklı yeri edebiyata verir. Hem de böylesi bir edebiyatın en derin, en mahrem kıyametlerimizin odağı olduğuna vurgu yapar.Baudelaire, Lautréamont, Kafka, Bataille, Sartre aracılığıyla, kimliğin cehenneme inişine eşlik ettiğimize vurgu yapan Kristeva, asıl Céline üzerinde durur. O, İkinci Dünya Savaşı gibi bir facianın ortasında, iğrencin yörüngesindeki hiçbir şeyi bağışlamaz. Ne ahlâk, ne politika, ne din, ne estetik, ne de öznellik ya da söz… Céline, bir tür nihilizmin gidebileceği en uç noktaya işaret ederken, dehşetin bu bölgesinin herkesi büyüleme gücünü de gözler önüne sermektedir. Dev bir kahkaha, çığlık, alaydır Céline, bütün insanlıkla dalgasını geçer.Psikanalitik boyutta, özellikle din tarihinde iğrenmenin konusu olan annenin, kadının “şeytani” kabul edilişi üzerinde duran Kristeva, bu şeytaniliğin kendi varlığımızın ayrılmaz bir parçası oluşunun, sürekli bir katarsis ediminin içinde yaşayışımızın ifadesini yine edebiyatta bulur. Farklı perspektiflerin kesiştiği Korkunun Güçleri’nde, iğrenç temasına fenomenolojik bir bakışın ardından Kristeva semiyolojik düşüncelerini üç ana kutup üzerinde odaklar: Analitik teori (fobi), dinler tarihi (günah, murdar), çağdaş edebiyat deneyimi (Céline).Korkunun Güçleri, acılı ve esritici deneyimlerin çemberinden geçmiş olanlara hitap ediyor. İğrenmekten duyulan acıdan, kendini ve ötekini sevmeye götüren bir yolun kitabı…
- Açıklama
Dehşet, iğrençlik, pislik… Uzakta tutulmaya çalışılan, dışlanan, bastırılan ama geri dönen; bir tokat gibi suratımızda patlayan; bedenimizi istila eden; rüyalarımızı, bilincimizi ve bilinçdışımızı belirleyen, silinmeyen damga. Binlerce yıllık bir hafızada, mitlerde, dinlerde ve nihayet edebiyattaki iziyle dehşet. İşte Kristeva’nın Korkunun Güçleri’nde disiplinlerarası bir yaklaşımla, psikanalizden dilbilime, semiyotikten edebiyata uzanarak gözler önüne serdiği ana tema.Yakından bakıldığında tüm edebiyatın konusudur neredeyse “kıyamet”. Ve tarih boyunca, o “kıyamet”i yaşayanların varoluşu artık kimliksiz, heterojen, hayvani, başkalaşmış ve kırılgan bir sınırda kendini gösterir: borderline yani sınır kişilikler, travmanın kalıcılığı…Kristeva, dehşetin anlamının ve gücünün hangi evrensel öznellik mekanizmalarına yaslandığını göstermeye çalışırken, bu konuda ayrıcalıklı yeri edebiyata verir. Hem de böylesi bir edebiyatın en derin, en mahrem kıyametlerimizin odağı olduğuna vurgu yapar.Baudelaire, Lautréamont, Kafka, Bataille, Sartre aracılığıyla, kimliğin cehenneme inişine eşlik ettiğimize vurgu yapan Kristeva, asıl Céline üzerinde durur. O, İkinci Dünya Savaşı gibi bir facianın ortasında, iğrencin yörüngesindeki hiçbir şeyi bağışlamaz. Ne ahlâk, ne politika, ne din, ne estetik, ne de öznellik ya da söz… Céline, bir tür nihilizmin gidebileceği en uç noktaya işaret ederken, dehşetin bu bölgesinin herkesi büyüleme gücünü de gözler önüne sermektedir. Dev bir kahkaha, çığlık, alaydır Céline, bütün insanlıkla dalgasını geçer.Psikanalitik boyutta, özellikle din tarihinde iğrenmenin konusu olan annenin, kadının “şeytani” kabul edilişi üzerinde duran Kristeva, bu şeytaniliğin kendi varlığımızın ayrılmaz bir parçası oluşunun, sürekli bir katarsis ediminin içinde yaşayışımızın ifadesini yine edebiyatta bulur. Farklı perspektiflerin kesiştiği Korkunun Güçleri’nde, iğrenç temasına fenomenolojik bir bakışın ardından Kristeva semiyolojik düşüncelerini üç ana kutup üzerinde odaklar: Analitik teori (fobi), dinler tarihi (günah, murdar), çağdaş edebiyat deneyimi (Céline).Korkunun Güçleri, acılı ve esritici deneyimlerin çemberinden geçmiş olanlara hitap ediyor. İğrenmekten duyulan acıdan, kendini ve ötekini sevmeye götüren bir yolun kitabı…
Stok Kodu:9789755394305Çeviren:Nilgün TutalKapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:2. HamurDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim151,20151,20280,14160,27354,43163,30628,48170,86919,99179,93Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim151,20151,202--3--6--9--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.