Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek
Baba, işyerinde kredi kartı borçlarının faizlerini ödemek için çalışırken anne evde televizyon karşısına geçmiş alışveriş kanalını izlemektedir. Evin oğlu, arka odada, sanal üniversitede günün derslerini bitirmiş, sanal alışveriş sitelerinde sörf yapmaktadır. “Haftasonu tatilimizi nerede geçireceğiz anne?” diye seslenir. “Şehir dışındaki büyük alışveriş merkezine gideriz. Sen spor mağazasında yapay kaya tırmanışı yaparken biz de babanla dükkanlara girip çıkar, akvaryum bölümünü gezeriz; sonra da yağmur ormanları konulu restoranda buluşup bir şeyler atıştırırız,” cevabıyla tatmin olarak, yeni çıkan CD’yi sanal alışveriş listesine ekler.
Hiper tüketim ve simülasyon çağında yaşıyoruz. Yalnızca eğlendirici olmak için birbiriyle yarışan devasa büyüklükteki alışveriş merkezleriyle çevrelenmekle kalmadık; müzeler, parklar, üniversiteler, stadyumlar, havaalanları ve garlar da içlerindeki mağazalar, alışveriş standları, fast-food restoranlarıyla birer eğlence ve alışveriş merkezine dönüştü. Tüketim bizi canevimizden vurdu: Ticaret, bilgisayar, televizyon, internet ve telefon aracılığıyla yatak odalarımıza kadar girdi. Başta ABD olmak üzere dünyanın pek çok yerinde aynı ürünleri sunan mağaza zincirlerinden alışveriş ediyor; New York ya da Moskova’dakiyle aynı lezzetteki hamburgerleri yiyor, hatta aynı yüz ifadesini takınan kasiyerlerden aynı sözleri işitiyoruz.
Tüketim katedralleri gösteri toplumunun ayrılmaz bir parçası haline geldi. Her şeyin simüle edildiği sanal ortamlarda hem alışveriş ediyor, hem eğleniyor, hem de yemek yiyoruz. Baudrillard’ın dediği gibi, her şey iç içe geçti, sınırlar yok oldu; eğlence, alışveriş, spor, eğitim dev bir gösteriye dönüştü.Ritzer, Toplumun McDonaldlaştırılması’nda modern akılcılaşma sürecinin yaşamlarımıza dayattığı tekdüzeliği gözler önüne seriyordu; McYemek, McYatak, McDoktorlar, McOto tamircileriyle montaj hattına benzeyen bir Mctoplum. Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemekte ise, tüketim araçlarını elinde bulunduranların, sonsuz bir tüketimi körükleyebilmek için, dünyayı “eğlenceli” kılarak nasıl yeniden büyülediklerini araştırıyor. Bunu yaparken Marx’tan üretim araçları; Weber’den akılcılaştırma, büyüleme ve büyünün bozulması; Baudrillard’dan simülasyon kavramlarını eksen alıyor. Görülen o ki, tüketim çılgınlığı durulmak bilmeyecek; peki biz Amerikanlaşmaya dur deyip doğaya, zaman ve mekanın sıkıştırmadığı ilişkilere, sahiciliğe yüzümüzü dönebilecek miyiz?
Ritzer, kitabının genişletilmiş yeni basımında bu konuları ayrıntılı biçimde ele alıp tartışıyor…
- Açıklama
Baba, işyerinde kredi kartı borçlarının faizlerini ödemek için çalışırken anne evde televizyon karşısına geçmiş alışveriş kanalını izlemektedir. Evin oğlu, arka odada, sanal üniversitede günün derslerini bitirmiş, sanal alışveriş sitelerinde sörf yapmaktadır. “Haftasonu tatilimizi nerede geçireceğiz anne?” diye seslenir. “Şehir dışındaki büyük alışveriş merkezine gideriz. Sen spor mağazasında yapay kaya tırmanışı yaparken biz de babanla dükkanlara girip çıkar, akvaryum bölümünü gezeriz; sonra da yağmur ormanları konulu restoranda buluşup bir şeyler atıştırırız,” cevabıyla tatmin olarak, yeni çıkan CD’yi sanal alışveriş listesine ekler.
Hiper tüketim ve simülasyon çağında yaşıyoruz. Yalnızca eğlendirici olmak için birbiriyle yarışan devasa büyüklükteki alışveriş merkezleriyle çevrelenmekle kalmadık; müzeler, parklar, üniversiteler, stadyumlar, havaalanları ve garlar da içlerindeki mağazalar, alışveriş standları, fast-food restoranlarıyla birer eğlence ve alışveriş merkezine dönüştü. Tüketim bizi canevimizden vurdu: Ticaret, bilgisayar, televizyon, internet ve telefon aracılığıyla yatak odalarımıza kadar girdi. Başta ABD olmak üzere dünyanın pek çok yerinde aynı ürünleri sunan mağaza zincirlerinden alışveriş ediyor; New York ya da Moskova’dakiyle aynı lezzetteki hamburgerleri yiyor, hatta aynı yüz ifadesini takınan kasiyerlerden aynı sözleri işitiyoruz.
Tüketim katedralleri gösteri toplumunun ayrılmaz bir parçası haline geldi. Her şeyin simüle edildiği sanal ortamlarda hem alışveriş ediyor, hem eğleniyor, hem de yemek yiyoruz. Baudrillard’ın dediği gibi, her şey iç içe geçti, sınırlar yok oldu; eğlence, alışveriş, spor, eğitim dev bir gösteriye dönüştü.Ritzer, Toplumun McDonaldlaştırılması’nda modern akılcılaşma sürecinin yaşamlarımıza dayattığı tekdüzeliği gözler önüne seriyordu; McYemek, McYatak, McDoktorlar, McOto tamircileriyle montaj hattına benzeyen bir Mctoplum. Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemekte ise, tüketim araçlarını elinde bulunduranların, sonsuz bir tüketimi körükleyebilmek için, dünyayı “eğlenceli” kılarak nasıl yeniden büyülediklerini araştırıyor. Bunu yaparken Marx’tan üretim araçları; Weber’den akılcılaştırma, büyüleme ve büyünün bozulması; Baudrillard’dan simülasyon kavramlarını eksen alıyor. Görülen o ki, tüketim çılgınlığı durulmak bilmeyecek; peki biz Amerikanlaşmaya dur deyip doğaya, zaman ve mekanın sıkıştırmadığı ilişkilere, sahiciliğe yüzümüzü dönebilecek miyiz?Ritzer, kitabının genişletilmiş yeni basımında bu konuları ayrıntılı biçimde ele alıp tartışıyor…
Stok Kodu:9789755393131Boyut:13 x 19,5Sayfa Sayısı:336Basım Tarihi:2022Çeviren:Funda PayzınKapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:2. HamurDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim176,40176,40293,49186,98363,50190,51633,22199,33923,32209,92Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim176,40176,402--3--6--9--
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.